29 Kasım 2014 Cumartesi

Zencefilli Tarçınlı Bisküvi

Kızımla birlikte girdik bu kez mutfağa. Niyetimiz yemek.com'daki bu tariften yola çıkarak Zencefilli Tarçınlı Kurabiye yapmaktı ama pişirince bunlara kurabiye değil, bisküvi demenin daha doğru olacağına karar verdik. 

İçindeki iki keskin baharat nedeniyle kızımın hoşuna gidip gitmeyeceği konusunda endişeliydim. Ama özellikle sütle birlikte yemeye bayıldı. Ertesi gün, beslenme çantasına, arkadaşlarıyla paylaşmak üzere birkaç fazladan kurabiye daha koydu. Eve geldiğinde merakla sordum "beğendiler mi?" diye; "Hem de çok sevdiler" dedi. 

7-8 yaş grubundaki 3 çocuk ile 10 yaşındaki komşu kızının onayını alan bu sağlıklı bisküviyi umarım sizin çocuğunuz da beğenir. Belki de işin sırrı, yapımına onu da ortak etmektedir?


Zencefilli Tarçınlı Bisküvi
30-35 adet

100 gr tereyağı (oda sıcaklığında)
80 gr pudra şekeri
100 ml dut pekmezi (koyu kıvamlı)
250 gr un (elenmiş)
1/2 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı toz zencefil
1 çay kaşığı tarçın

* Pudra şekerini tereyağına azar azar ilave ederek, ikisi birbirine iyice karışana kadar mikserle karıştırın. 

* Karıştırmaya devam ederek yavaş yavaş pekmezi, ardından zencefil ve tarçını katın. 

* Karıştırmaya devam ederek unu ve kabartma tozunu ekleyin. 

* Tüm malzemeyi iyice karıştırıp, üzerini streçle kapatarak yarım saat buzdolabında dinlendirin. 

* Hamuru, hafif unladığınız mutfak tezgahı üzerinde yaklaşık yarım santim kalınlığında açın. İstediğiniz şekilde kalıplarla parçalar kesin. 

* Kalan hamur parçalarını toplayıp, tekrar açarak kalıplarla kesin. Hamurunuz bitene kadar bu işleme devam edin. 

* Şekilli hamurlarınızı, yağlı kağıt yaydığınız tepsiye dizin. 

* Önceden ısıtılmış 170 derece fırında 8-10 dakika pişirin. Fırından çıkarıp, soğuyuncaya kadar dinlendirin.

Not 1: Pudra şekeri yerine aynı miktarda toz şeker de kullanabilirsiniz. 

Not 2: Baharat miktarını istediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. 

Not 3: Hamurunuzu istediğiniz kalınlıkta açabilirsiniz. Ancak kalınlığına bağlı olarak bisküvilerin pişme süresi de değişecektir. Bisküvileriniz pişerken, yanmamaları için gözünüzü fırından ayırmayın. 

Not 4: Bisküvilerinizin uzun süre taze kalması için, soğuduktan sonra, ağzı sıkı kapalı bir cam kavanozda saklayabilirsiniz. 


28 Kasım 2014 Cuma

Sefertası'ndaki Lezzet


Sefertası, 2014 yapımı bir film. 1 saat 40 dakika sürüyor. Baştan söyleyeyim, şarkılı-danslı, hızlı Hint filmlerine alışık bünye başta biraz garipsiyor ama ilk 15 dakika sonunda hala izliyorsanız, sonuna kadar gideceksiniz demektir.

Hikaye, mucizeler kenti Mumbay’da geçiyor. Hikayenin kahramanı ise bir sefer tası yani dabba. Kahraman o, çünkü her şeyin sebebi de o.

Mutsuz ev kadını İla, üst katta oturan teyzesinin de önerileriyle denediği tarifleri, özene bezene sefer taslarına doldurur. Tek isteği, kocasının ilgisini çekebilmektir. Sefertasını çantasına koyar ve dabba dağıtıcısına teslim eder. Şehirdeki 160.000 sefertası ile birlikte, İla’nınki de evden kocasının işyerine doğru yolculuğa çıkar. Gel gör ki, kocasına değil, yanlışlıkla, emekliliğine bir ay kalmış muhasebe memuru Saajan’a ulaşır.

İla, akşam kocası geldiğinde, sefertasının ona ulaşmadığını anlar ama bunu belli etmez. Ertesi gün, tüm taslardaki yemekleri silip süpürdüğü için tanımadığı adama bir teşekkür notu gönderir. Böylece İla ile Saajan arasında, yemeklerle birlikte ufak notlar da gelip gitmeye başlar. Birbirlerini görmüyorlardır ama notlarıyla, birbirlerine hayatlarında eksik olduğunu yıllarca farketmedikleri şeyleri hissettirdikçe, o eksiği kapatabilecek kişiler olduklarını da hissettirmeye başlarlar.

Fimin sonuyla ilgili söyleyebileceğim tek şey ise: “Bazen yanlış tren seni doğru istasyonda indirir.”

Filmin orijinal fragmanını buradan izleyebilirsiniz.

27 Kasım 2014 Perşembe

Portakallı Kek: C vitamini zamanı

Bu kez ilhamımı Sakızlı Kek tarifimden aldım ve evdekilerin kıvamını ve süngerimsi yapısını çok sevdiği bu keki portakallı denedim. Yapısı aynen kaldı ama bu kez sakız yerine mis gibi portakal koktu.


PORTAKALLI KEK

3 yumurta
1 su bardağı toz şeker
2 su bardağı un
2 büyük boy portakal (suları sıkılmış, kabukları rendelenmiş)
1/2 su bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya

* Yumurtaları bir kaba kırıp, şekeri ilave edin. Orta devirli mikserle, şekerler eriyip, karışım hafif kabarana kadar, yaklaşık 4-5 dakika çırpın.
* Un, kabartma tozu ve vanilyayı eleyerek ekleyip, malzemeler birbirine karışana kadar, yaklaşık 1-2 dakika çırpın.
* 1 su bardağı portakal suyunu ve sıvı yağı ekleyip, malzemeler birbirine iyice karışıp, pürüzsüz bir kıvam alana kadar, yaklaşık 2-3dakika çırpın.
*Portakal kabuğu rendelerini ekleyip, kaşıkla karıştırın. 
* Kalıbınızı sıvı yağla yağlayıp, hamuru dökün. Önceden 170 derecede ısıtılmış fırında, ortasına batırdığınız kürdan temiz çıkıncaya kadar, yaklaşık 45 dakika pişirin.
* Fırından çıkarıp, oda sıcaklığına gelene kadar dinlendirin. Kalıptan çıkarıp, soğuduktan sonra dilimleyerek servis yapın.

21 Kasım 2014 Cuma

Bu film çok lezzetli


Cuma akşamları için en iyi programlardan birisi, evde film izlemektir. Hele ki, meteoroloji yağmur uyarısı veriyorsa... Hem de şöyle lezzetli bir film hiç de fena olmaz. Bu konudaki ilk önerim (evet daha sonra da lezzetli filmler önereceğim), ilk fırsatta tekrar izleyeceğim, 2009 yapımı Julie&Julia.

İki gerçek hikayeden yola çıkan film, farklı zamanlarda yaşayan ama kendi zamanlarında benzer mücadeler vermiş iki kadının hikayesini anlatıyor. Bu iki kadın, zaman ve mekan olarak ayrı olsalar da, tutku ve biraz cesaretle her şeyin başarılabileceğini gösteriyor. Tutkuları ise yemek pişirmek.

Başrol oyuncuları Meryl Streep ve Amy Adams. Konunun merkezinde yemekler var. E daha ne olsun? Alın çayınızı-kahvenizi elinize, bugün 123 dakikanızı bu filme ayırın. Eğer bu satırları okuyacak kadar mutfakla ve yemeklerle ilgiliyseniz, pişman olmayacaksınız demektir. 

Hala kararsızsanız, buradaki fragman size yardımcı olur belki... 

15 Kasım 2014 Cumartesi

Kışa karşı doğal antibiyotik

Bu tarif geçen seneden beri çokça dolanıyor ortalıklarda. Ben de bu sene yapmaya kararlıydım ama geç kaldım! Dün başlayan boğaz ağrısı ve hafif öksürük "hadi" deyince koyuldum anca işe. Bugün hemen hazırlayıp, dolaba koydum. Yarından itibaren ailecek kaşıklamaya başlayacağız. Bazı akşamlar da, birkaç kaşığını sıcak suyla karıştırıp, çay gibi içeriz herhalde...


Zencefilli Bal
500 ml

1 adet limon (dilimlenmiş)
limonun büyüklüğünde taze zencefil (soyulup, dilimlenmiş)
1 çubuk tarçın
500 ml süzme bal

* Zencefil ve limon dilimlerini kavanozun dibine yerleştirip, üstlerine çubuk tarçını koyun.

* Balı akıtıp, kavanozun ağzını sıkıca kapatın ve kavanozu buzdolabına koyun.

* Ertesi gün balınız su gibi bir kıvam alacak. Bundan sonra kaşıklayarak ya da 1-2 tatlı kaşığını bir fincanda sıcak su ile karıştırarak çay gibi tüketebilirsiniz.

13 Kasım 2014 Perşembe

Pırasanın fırın hali: Fırında Pırasa Mücveri

Şöyle az pirinçli, hafif ekşili zeytinyağlısına bayılırım pırasanın. Hem yeni pişmiş ılık haline hem dolaptan çıkmış soğuğuna. Gel gör ki, evde benden başka zeytinyağlı pırasa yiyen yok! Aslında pırasayı seven de...

Durumun böyle olduğunu bile bile, 1 kilo pırasa aldım pazardan. Bu kez, en azından eşime, pırasayı severek yemesini sağlayacak bi yemek yapmaya kararlıydım.

Aklıma ilk gelen mücver tarzı bir şey yapmak oldu. Madem kabak mücveri bayılarak yiyordu, bunu da severdi herhalde? Ama sonra canım kızartma yapmak istemeyince vazgeçtim bu fikirden. Sonra da mücveri fırında pişirmeye karar verdim.

Sanal alemdeki lezzetli adreslerde şöyle bi gezinince, pek çok Pırasa Mücver tarifi buldum. Temelleri aynı olmakla birlikte, ölçüleri, malzemeleri birbirinden farklı onlarca tarif. Birkaç sayfa gezindikten sonra anladım ki, ben de kendi tarifimi kendim yaratmalıyım.

Sonunda ana malzemesi pırasa olan bu tarif çıktı ortaya. Eşim bayıla bayıla tam 3 dilim yedi. Anlaşılan o ki, bu kış bol bol pırasa alacağım...


Fırında Pırasa Mücveri
9 dilim

1 kg pırasa (sadece beyaz kısımları, ince doğranmış)
1 büyük boy havuç (rendelenmiş)
1 büyük boy patates (rendelenmiş)
3 yumurta
3 çorba kaşığı un
2 çay kaşığı kabartma tozu
200 gr peynir (rendelenmiş)
2 çorba kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı kimyon
1 tatlı kaşığı toz zencefil
Tuz, katabiber (taze çekilmiş)

* Zeytinyağını bir tencerede ısıtıp, pırasaları ekleyin. Orta ateşte ve ara ara karıştırarak, pırasalar sönene kadar, yaklaşık 20 dakika kavurun. Tencereyi ateşten alıp, pırasaları ılınmaya bırakın.

* Yumurtaları çırpıp, unu ve kabartma tozunu ekleyin ve çırpmaya devam ederek iyice karıştırın.

* Ilınan pırasalara havuçları ve patatesleri katıp, karıştırın.

* Pırasalı malzemeyi yumurtalara ekleyin. İstediğiniz çeşit peyniri  ve baharatları katıp, iyice karıştırın.

* 30x30 cm ebatlarında kare bir fırın kabının tabanını ve kenarlarını zeytinyağı ile yağlayıp, hazırladığınız karışımı dökün. Üzerini kaşıkla düzeltin.

* Önceden ısıtılmış 170 derece fırında, üzeri kızarana kadar, yaklaşık 30-35 dakika pişirin.

* Fırından çıkarıp, en az 15 dakika dinlendirin. Dilimleyerek servis yağın.

Not 1: Bu tarifte dolabınızdaki peynir çeşitlerinden istediğinizi kullanabilirsiniz. Beyaz peynir, kelle peyniri, kaşar peyniri... Ben kelle peyniri ve çerkez peyniri karışımı kullandım.

Not 2: Yemeğe katacağınız tuzu, kullanacağınız peynirin tuzluluk oranına göre ayarlamaya dikkat edin

Not 3: Yemeğinizi fırından çıkardıktan sonra dinlendirme işlemini ihmal etmeyin. Çok sıcakken dilimlemesi ve servis etmesi zor olacaktır.

Sonbahar kışa dönüyorsa, havuçlu kek zamanıdır

Doğan güneş ruhuna iyi geliyor ama artık seni ısıtamıyorsa, çevrendeki ağaçlar usul usul kalan son yapraklarını da döküyorsa, teklif edilen bir fincan çay seni her zamankinden daha çok mutlu ediyorsa...

... ve tüm bunların üstüne, rendelenerek hazırlanmış salatasının dışında havucu yemeyi reddeden bir çocuğun varsa...

havuçlu kek yapmanın zamanı gelmiş demektir.

İşte ben de, tam da bu nedenlerle çıkardım havuçları tezgahın üzerine. Ve bu kez fazlaca araştırma yapmadan, daha önce Yoğun Çikolatalı Brownie tarifini deneyip, tam da damak tadıma göre bulduğum Kırmızı Mutfak'ın sayfasına gittim. Aradığım tarif beni bekliyordu.

Sonuç yine şahane oldu. Ama tarife geçmeden önce size birkaç uyarım var:

Bu kek fırındayken, evi öyle baştan çıkarıcı bir koku kaplıyor ki, daha sürenin dolmadığını bile bile "acaba olmuş mudur?" diye defalarca fırının camından bakıp duracaksınız...

Bu kadar sabretmeniz yetecek sanıyorsanız, yanılıyorsunuz! Bu ıslak kıvamlı bir kek olduğundan, kesmeden önce iyice soğumasını beklemeniz gerekecek. İşte bu da dayanması güç ikinci konu.

Ama sonrası tam bir lezzet şöleni.


Havuçlu Kek
12-15 dilim

4 yumurta
3/4 su bardağı zeytinyağı
1,5 su bardağı toz şeker
2 su bardağı un
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2 çay kaşığı karbonat
1/2 çay kaşığı tuz
2 çay kaşığı tarçın
5 adet orta boy havuç (ince rendelenmiş)
1 su bardağı ceviz (iri dövülmüş)

* Yumurta, toz şeker ve zeytinyağını 3-4 dakika mikserle çırpın.

* Un, vanilya, kabartma tozu, karbonat, tuz ve tarçını bir kaba eleyin. Elediğiniz karışımı yumurtalara ekleyip, malzemeler iyice karışına kadar tekrar çırpın.

* Havuçları ve cevizi ekleyip, bir spatula veya kaşık yardımıyla tüm malzemeyi iyice karıştırın.

* 28x28 cm ölçülerinde bir kare fırın kabına döküp, önceden ısıtılmış 175 derece fırında, yaklaşık 50 dakika pişirin.

* Fırından çıkardıktan sonra soğuyuncaya kadar dinlendirip, dilimleyerek servis yapın.

Tarifin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

7 Kasım 2014 Cuma

Çağırınca gelen kokoreç

Bazı lezzetler vardır; ya severek yersiniz ya da ağzınıza bile sürmezsiniz. Yani ortası, bi tadına bakayım durumu yoktur. Kokoreç de bu lezzetlerden biri. Bizim çevremizde de, "kokoreç sever misin?" sorusuna "offf, bayılırım", "sevilmez mi hiç!", "kokusu geldi burnuma" cevabını verenler olduğu kadar "ağzıma bile sürmem", "hiç yemedim ama yemem de" diyenler de var elbette. İşte, ayıla bayıla yiyen arkadaşlarla, arada bi kokoreç partisi yapıyoruz bizim evde. Ne mutlu ki, şimdiye kadar beğenmeyen olmadığı gibi, partilerin ünü de gitgide yayılıyor...

Tariften önce gelelim hikayenin başına: Parti günü kararlaştırılınca (ki genelde bir Cuma ya da Cumartesi akşamı oluyor), ilk iş kokoreçleri çağırıyorum ben. Onlar da benim istediğim saatte gelip, kapıyı çalıyorlar. Yok yahu, aklım gayet başımda. Şaka da yapmıyorum...

Eğer kokoreçinizi banvitburada.com’dan aldıysanız, hikaye tam da böyle oluyor. Siteye girip, kokoreçleri sepetinize atıyorsunuz. Sonra gelmelerini istediğiniz günü ve saati seçiyorsunuz. Onlar da, gitme vakti gelince sizin eve en yakın Banvit deposundan yola çıkıp, onlar için özel olarak hazırlanan konforlu bir Smart’ın arkasında size geliyorlar. Sonrası size kalmış...

Şimdi gelelim benim Banvit Kokoreç tarifime:


Ekmekarası Kokoreç
2 yarım ekmek arası

1 paket Banvit Kokoreç
1 adet ekmek (enine 2'ye kesilmiş)
2 kaşık tereyağı (veya 3 kaşık zeytinyağı)
4-5 adet tatlı sivribiber (ince doğranmış)
1 adet büyük boy domates (kabuğu soyulmuş, küçük küp doğranmış)
Arzu ettiğiniz baharatlar (kimyon, kekik, sevenler için acı pul biber olmazsa olmaz)

* Kokoreç dilimlerini, kesme tahtası üzerinde ince ince doğrayın.

* Yağı tavaya koyup, ısıtın. Sivribiberleri ekleyip, orta ateşte ve karıştırarak 4-5 dakika soteleyin.

* Doğradığınız kokoreçleri ekleyip, ara ara karıştırarak, 5 dakika kavurun.

* Paketin içinden çıkan baharatı ve arzu ettiğiniz miktarda ilave baharat ekleyip, karıştıramaya devam ederek 5 dakika daha soteleyin.

* Domatesleri ekleyip, karıştırarak, 2 dakika daha soteleyin.

* Ekmek parçalarına bir kesik atıp, arasını açın. Açtığınız ekmekleri önce tavadaki kokoreçe bastırıp, hafifçe suyunu emdirin. Ardından aralarına tavadaki kokoreçi paylaştırın. Kolay yenmesi için yağlı kağıtla sarıp, sıcak servis yapın.

Not 1: Kokoreçi mangalda veya fırında da pişirebilir, porsiyon olarak tabakta da servis edebilirsiniz. 

Not 2: Banvit Kokoreç'in 1 paketi 300 gr. Açlık durumunuza göre, 1 paketle 3 kişi de doyabilir.


Not 3: Ben kokoreç yiyeceğimiz gün yanına bir de nar ekşili kaşık salatası yapıyorum. Ya da yoğurtlu salataları tercih ediyorum. İçecek olarak favorimiz de bira veya şalgam suyu

6 Kasım 2014 Perşembe

Lorlu Kurabiye - 1. tarif

Issız adaya düşsen yanına alacağın 3 yiyecek hangisi olurdu? diye sorsa biri, cevabım net olur: Peynir, çikolata ve makarna. İşte bu nedenle, özellikle şehirlerarası seyahatlerde, alınacak yöresel peynirler için bavulda her zaman yer vardır.

Geçen yaz tatili dönüşü Balıkesir'in Pazar pazarındaki peynir tezgahından yüklendiğim çeşit çeşit peynir arasında, yarımşar kiloluk paketler halinde vakumlanmış tatlı lorlar da vardı. Ve birkaç gün önce, aniden, bu lorlardan biriyle kurabiye yapmaya karar verdim.

Tereyağımı, yumurtalarımı ve loru, bir an önce oda sıcaklığına gelmeleri için tezgah üstüne çıkarıp, oturdum bilgisayarın başına. Ben tıkladıkça ekranda görünmeye başlayan tariflere hızla göz atıp, o an "işte budur" dediğimi yapmaya koyuldum tariflerden birini. Sonuç: Yumuşacık, lezzetli kurabiyeler... Bulduğum diğer tarifleri denemeye ve beğendiklerimi buradan paylaşmaya devam edeceğim.


Lor Peynirli Kurabiye - 1. tarif
yaklaşık 30 adet

500 gr tuzsuz lor
2 yumurta
250 gr tereyağı (oda sıcaklığında)
2 su bardağı toz şeker
3,5-4 bardak un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya

* Tereyağı, lor peyniri, yumurta ve toz şekeri mikserle karıştırın.

* Un, kabartma tozu ve vanilyayı eleyerek karışıma ekleyin.

* Tüm malzemeler birbirine karışana kadar karıştırıp, yumuşak bir hamur elde edin.

* Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp, yağlı kağıt yayılmış fırın tepsisine aralıklı olarak dizin.

* Önceden ısıtılmış 170 derece fırında, üstleri pembeleşinceye kadar, yaklaşık 15 dakika pişirin.

* Fırından çıkarıp, iyice soğuyuncaya kadar dinlendirin.

Not 1: Hazırlayacağınız hamur, hafif ele yapışan yumuşak bir hamur olmalı. Bu nedenle unu azar azar eklemek daha garanti olabilir.

Not 2: Kurabiyeler pişerken hafif yayıldığından, tepsiye dizerken aralık bırakmayı unutmayın.