6 Kasım 2017 Pazartesi

Fırında Pırasa Mücveri

Aslında Bayan Taşdibi’nin bu tarifini, ilk kez birkaç hafta önce denemiştim. O kadar güzel oldu ki, fotoğrafını çekemeden koca tepsiyi hüpletiverdik. O yüzden, bu kez işimi garantiye alıp, servis etmeden önce iki dilimi ayırıp, hemen fotoğrafladım.

Maalesef pırasa bizim evde sevilen bir sebze değil. Eşim mırın kırın ederek birkaç çatal yemeyi kabul etse de, kızım denemeye bile yanaşmıyor! Hal böyle olunca, ben de pazarda pırasa tezgahlarını genelde es geçiyordum... Daha doğrusu 2 hafta öncesine kadar es geçiyordum. Bu tariften sonra pazarda kışın kendi ektiği pırasaları satan dedenin tezgahına uğramadan duramıyorum.

Bayan Taşdibi bu tarife, herhalde yapılış şekli nedeniyle Fırında Pırasa Mücveri demiş ama görüntüsüne göre isim verecek olsam ben Hamursuz Pırasa Böreği derdim. Zaten ilk denememde, “akşama ne yemek var?” diye soran kızıma “börek” dedim. Sonra da “bil bakalım içinde ne var?” oyunu oynadık. Pırasa dışında onlarca malzeme saydı. Hatta yufka bile dedi... Bu oyun devam ederken de yanında ayranla iki dilimi afiyetle mideye indirdi. Sonunda pırasayı duyunca yüzü biraz buruştu ama “güzelmiş” demekten de geri kalmadı.

Pırasa yemeyenlere güzel bir alternatif olan bu tarifi, bir bardak ayranla ana öğünlerde yiyebilir, çayın yanında misafire de ikram edebilirsiniz. Hatta küçük bir dilimi, bir akşam davetinde et yemeğinin yanında garnitür ya da başlangıç yemeği olarak bile sunulabilir.

Şimdi sırada aynı tarifin kabaklısını denemek var. Bayan Taşdibi de öyle yapmış!



FIRINDA PIRASA MÜCVERİ
16 DİLİM

1 kg pırasa (ince halka doğranmış)
5-6 sap taze soğan (ince doğranmış)
Yarım demet nane (yapraklanmış, ince doğranmış)
Yarım demet dereotu (yapraklanmış, ince doğranmış)
4 yumurta
Yarım çay bardağı zeytinyağı
1,5 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
200 gr beyaz peynir rendesi
Çörekotu ve susam (üzeri için)
Tuz, karabiber (taze çekilmiş)

* Pırasaları bir tencereye alıp, tencerenin kapağını kapatın. Orta ateşte ve ara ara karıştırarak, yumuşayıncaya kadar pırasaları kendi suyunda pişirin.

* Pırasaları bir kaba alıp, ılınıncaya kadar bekleyin. Çörekotu ve susam hariç kalan tüm malzemeyi pırasaya ekleyip, iyice karıştırın. Böylece dökülecek kıvamda bir harç elde etmiş olacaksınız.

* Küçük boy fırın tepsisine yağlı kağıt serin. Hazırladığınız harcı bir kaşık yardımıyla tepsiye boşaltın.

* Harcın her yeri aynı kalınlıkta olacak şekilde tepsiye yayın. Üzerine çörekotu ve susam serpin.

* Önceden ısıtılmış 175 derece fırında, üstü kızarana kadar, yaklaşık yarım saat pişirin.

* Tepsiyi fırından çıkarıp, hafif ılınıncaya kadar dinlendirin. Dilimleyerek servis yapın.

Not 1: Beyaz peynir yerine evde kalmış çeşitli peynir kırıklarını ya da kaşar loru da kullanabilirsiniz.

Not 2: Tuz miktarını kullandığınız peynirin tuz oranına göre ayarlamaya dikkat edin.

Not 3: Eğer glutensiz besleniyorsanız, orijinal tarifteki gibi nohut unu ya da karabuğday unu gibi farklı unlar kullanabilirsiniz.

Tarifin orijinaline Taşdibi Fırın’ın instagram hesabından, buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

11 Eylül 2017 Pazartesi

Çatlak tarif: Acıbadem Kurabiyesi

Acıbadem Kurabiyesinin nasıl yapıldığı konusunda hiçbir fikrim yoktu. Bu kurabiye ile ilgili bildiğim tek kesin şey ise dışarıdan ne zaman elimde Acıbadem Kurabiyesi ile gelsem kızımın mutluluğunun garanti olduğuydu. Evet tarifi hakkında hiçbir fikrim yoktu ama nedense zor olduğunu düşünüyordum. Taa ki, denemeye cesaret edene kadar.

Bu sene Datça'dan bademle -hem de kendi bademliğimizden- dönünce, ilk işimiz kızımın özel isteğiyle evde Acıbadem Kurabiyesi denemek oldu. Yazdım google'a "Acıbadem Kurabiyesi tarifi" diye, birkaç saniyede sayfalar sıralandı önümde. Bu kurabiyenin hamurunun pişirildiğini görünce şaşırdım çünkü hiç böyle bir şey tahmin etmiyordum. Sıradan birkaç tarife baktım, küçük malzeme miktarı farklarının dışında hepsi birbirinin aynıydı. Ben de içlerinden Burak Zafer'in Evim Lokanta programında hazırladığı tarifi seçtim.

Hamuru sıkma torbasında kullanmak yerine kaşık tercih etmenin dışında tüm tarifi harfiyen uyguladım. Sonuçtan gayet memnunum.



ACIBADEM KURABİYESİ
10 ADET

250 gr badem unu
375 gr tozşeker
6 adet yumurta akı
10 adet çiğ badem

* Badem unu, tozşeker ve yumurta akını bir tencereye alın. Orta ateşte ve karıştırarak, şeker eriyene kadar pişirin.

* Pişen hamuru ateşten alıp, ılınana kadar dinlendirin. Sıkma torbasına alarak -ya da bir kaşık yardımıyla- yağlı kağıt yaydığınız tepsiye aralıklarla, istediğiniz büyüklükte sıkın.

* Kurabiyelerin ortasına birer adet bütün badem yerleştirin.

*Önceden ısıtılmış 150 derece fırında, kurabiyeler çatlayıp, pembeleşene kadar, yaklaşık 30 dakika pişirin.

* Tepsiyi fırından çıkarıp, yağlı kağıdı nemli bir yüzeyin üstüne alın.

* Kurabiyeler elinizle tutabileceğiniz kadar soğuyunca yağlı kağıttan alıp, iki kurabiyeyi birbirine yapıştırarak soğumaya bırakın.

Not 1: Çiğ bademleri robottan geçirerek evde kendi badem ununuzu hazırlayabilirsiniz.

Not 2: Hamuru pişirirken şekerin eridiğini anlamak için çırpma telini kullanın. Telle hamuru karıştırdığınızda, telin izi hamurda kalıyorsa kıvama gelmiş demektir.

Not 3: Kurabiyelerinizi istediğiniz büyüklükte hazırlayabilirsiniz. Ancak pişme süresinin kurabiyenin boyutuna göre değişeceğini unutmayın.

Not 4: Fırınınızın performansına göre 130-150 derece arası bir sıcaklık tercih edebilirsiniz. Ancak 150 derecenin üzerine çıkmayın.

Not 5: Kurabiyelerin büyüklüğüne bağlı olarak pişme süresi değişecektir. Büyük boy kurabiyeler için yaklaşık 30 dakika sürüyor ama özellikle 20. dakikadan sonra gözünüzü kurabiyelerden ayırmayın.

Not 6: Hamuru tepsiye sıkarken, epeyce yayılacağını unutmayın!

Orijinal tarifin videosunu buradan izleyebilirsiniz.

14 Temmuz 2017 Cuma

Ayılana gazoz bayılana erik suyu

Son 18 yıldır -yani evlendikten sonra- pek çok kez taşındım. Değişik şehirlerde, değişik değişik evlerde oturdum. Çok şükür ki, geriye dönüp baktığımda hep güzel şeyler var buralardan aklımda kalan... Komşudan öte dost olduğum insanlar, keyfi unutulmaz son dakika tatil kaçamakları, ada hayatının güzelliği, eşsiz Boğaz manzarası ve şimdi de yeşilin, ağacın binbir tonu.

Sabahları kuş sesleriyle uyandığım, yemek pişirmeye başladım mı kokuyu alan kedilerin bahçe kapısına vurarak "beni unutma" dediği, bahçede akşam kahvemizi yudumlarken bize "merhaba" demeden geçmeyen kirpilerin olduğu, sakin bir yerde oturuyorum 4 yıldır da. Ve bu yeşil renkteki sükunetin en önemli oyuncuları da ağaçlar. 4 mevsimi bize tablo gibi yaşatan ağaçlar var etrafımda. Çeşit çeşit çamlar, meşeler, mimozalar ve tabii ki meyve ağaçları...

Bahçemde bir pembe kiraz var ki, tadı yıl boyunca damaklarda... hemen karşımda koca bi incir. Ama buralarda en çok bulunan meyve ağacı erik. Hal böyle olunca da, "bu son" diye diye, kazan kazan erik suyu hazırlıyorum her sene.

Tıpkı domates konservelerini hazırlarken uyguladığım "pişir, kavanozla, vakumla" yöntemiyle şişelediğim bu erik suları sayesinde, sadece yazın buz gibi içmek için değil kış için de içecek stoğum sağlam.


EV YAPIMI ERİK SUYU

Bu tarif için tüm ölçülerim göz kararı olduğundan direkt tarife geçiyorum.

* Eriklerin saplarını ayırıp, güzelce yıkayın ve büyük bir tencereye alın.

* Tencereye, eriklerin üzerine çıkacak kadar temiz içme suyu doldurun.

* Tencerenin kapağını kapatıp, yüksek ateşe oturtun. Taşmaması için arada kontrol ederek, kaynama noktasına kadar ısıtın. Su kaynama noktasına geldiğinde erikleriniz de yumuşamış olacak.

* Kaynattığınız miktarda suyu alabilecek bir kabın ağzına ince delikli süzgeç oturtun. Kaynayan erikleri bir kevgir yardımıyla süzgeçe alıp, tahta kaşık yardımıyla ezerek sularını çıkarın.

* Tüm eriklere bu işlemi yaptıktan sonra, tencere kalan suyu da süzgeçten geçirin.

* Çıkan tüm suyu tekrar tencereye alıp, damak tadınıza göre şeker ilave edin. Orta ateşte ve şeker eriyene kadar karıştırarak tekrar kaynama noktasına kadar ısıtın.

* Ateşin altını kısıp, bir kepçe yardımıyla kavanozlama aşamasına geçin. Bu aşama için temiz kavanozlarınızı erik suyu ile doldurup, ağzını sıkıca kapatarak ters çevirin. Böylece kavanozların kapakları vakumlanacak ve erik sularınızı istediğiniz kadar saklayabileceksiniz.

Not: Şeker ilavesi sırasında acele etmeyin. Her şeker ilavesinden sonra eriyene kadar karıştırıp, tadına bakın. En başta fazla ekleyeceğiniz şeker, erik suyunuzun gereğinden fazla tatlı olmasına neden olabilir.

Not: Süzdüğünüz suyu tencereye alıp şeker ilave ettikten sonra üzerinde hafif bir köpük oluşabilir. Bu köpüğü bir kaşık yardımıyla alın.

Not: Kavanozlama aşamasında mutlaka bir mutfak bezi kullanın. Bu hem elinizin yanmasını önleyecek hem de kavanozların kapaklarını sıkıca kapatmanıza yardımcı olacaktır.

Not: Kavanozların kapağını sıkıca kapattıktan sonra hemen ters çevirin ve soğuyana kadar ellemeyin. Soğuduktan sonra karanlık ve serin bir yerde muhafaza edin.

11 Temmuz 2017 Salı

Klasik Fırında Makarna

Kaliteli malzeme ve doğru tekniklerle pişirilmiş bir yemek çoğunlukla lezzetlidir de... Ancak lezzetli yemekte fark yaratmak için yaratıcılık ve cesaret gerekiyor. Mesela bir fiske her zamankinden farklı baharat lezzetli köftenizi özel bir boyuta taşırken, birkaç fırt limon kabuğu rendesi tatlınızı bambaşka yapabiliyor. Ya da yanyana düşünemediğiniz iki gıda tencerede buluşunca ortaya muazzam bir tat çıkabiliyor. Ama işin yaratıcı kısmına geçmeden önce yemeklerin klasik hallerini hakkını vererek denemeli önce.

Fırında Makarna da bu klasik lezzetlerden biri. Damak zevkinize göre hazırlayacağınız malzemelerle çok zengin ve her biri birbirinden farklı Fırında Makarnalar hazırlamak mümkün. Ama Fırında Makarna en klasik sade haliyle bile çok güzel.


FIRINDA MAKARNA
12 DİLİM

Yarım paket fırın makarna
2 yemek kaşığı tereyağı
2 yemek kaşığı un
2,5 su bardağı süt
1 su bardağı kaşar peyniri (rendelenmiş)
Muskat
Tuz, karabiber (arzu edilen miktarda)

* Makarnayı tuzlu bol kaynar suda haşlayıp, süzün.

* Tereyağını eritip, unu ekleyin ve unun kokusu çıkana kadar kavurun.

* Tencereyi ateşten alıp, sürekli karıştırarak, yavaş yavaş sütü ekleyin. Tencereyi tekrar ateşe koyun.

* Tuz, karabiber ve muskat rendesi ekleyip, göz göz kaynayana kadar karıştırarak pişirin.

* Derin bir kapta haşlanmış makarnayla sosu iyice karıştırıp, bir fırın kabına yayın.

* Üzerine kaşar peynirlerini serpip, önceden ısıtılmış 200 derece fırında, üzeri kızarana kadar, yaklaşık 25 dakika pişirin.

* Fırından çıkardıktan sonra ılınıncaya kadar dinlendirip, dilimleyin.

Not: Beşamel sosun içinde kara kara görünmesini istemezseniz, karabiber yerine akbiber de kullanabilirsiniz.

Not: Makarnanızı eşit dilimleyebilmek için kare veya dikdörtgen bir fırın kabı tercih edebilirsiniz.

4 Temmuz 2017 Salı

Cheesecake yapmaktan korkmayın!

Daha önce denemeyi neden hep erteledim bilmiyorum? Aslında bu sorunun cevabını biliyorum: becerememekten korktum! Bu yüzden sorumu değiştiriyorum: Neden cheesecake yapmayı denemekten bu kadar korktum ki?

Hamurlu tariflere bulaşmaktan hep korkarım; e bu tarifte hamur yok... Malzeme listesinde "göz kararı, alabildiği kadar" gibi yuvarlak miktarlar yazan tariflerden de korkarım; e cheesecake tarifleri genelde tam ölçülü... Üstelik güzel yapılmış her çeşit cheesecake yemeyi de severim. Anlayacağınız boşuna korkmuşum.

Tatlı günlüğü bloğunun yazarı Melike İpek'in Limonlu Cheesecake tarifi instagramda karşıma çıkınca, ani bir cesaretle "yaparım" dedim ve önce eksik malzemeleri tamamlamak için eve en yakın markete koştum. Gelir gelmez de işe koyuldum. Orijinal tarife birebir uyarak yaptım ve sonuç ilk deneme için gayet başarılı oldu. Artık yemeklerin ortaklaşa yapıldığı toplantılarda ben hemen tatlı için kaldırıyorum elimi. Zira limonlu ferah tadıyla bu cheesecake özellikle sıcak yaz günlerinde çok iyi gidiyor.


LİMONLU CHEESECAKE
12 DİLİM

2 paket Eti burçak bisküvisi
75 gr tereyağı
400 gr labne peyniri
4 çorba kaşığı süzme yoğurt
2 adet yumurta
3/4 su bardağı tozşeker
2 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı nişasta
1 paket vanilya
-limon sosu için-
1 su bardağı limon suyu
1 su bardağı su
1 paket vanilya
1 limon kabuğu rendesi
2 yemek kaşığı nişasta
3 yemek kaşığı şeker

* Bisküvileri ince kırıklı olana kadar robottan geçirin. Tereyağını çektiğiniz bisküvilere ekleyip, karıştırın.

* 23-25 cm'lik kelepçeki bir kek kalıbının tabanına yağlı kağıt yayın. Hazırladığınız bisküviyi yayıp, iyice sıkıştırın. En az yarım saat buzdolabında bekletin.

* Kremayı hazırlamak için labne peyniri, süzme yoğurt ve vanilyayı mikserle çırpın.

* Teker teker yumurtaları ekleyip, karışıma yedirin.

* Şekeri ilave edip, biraz daha çırpın.

* Son olarak un ve nişastayı ekleyip, tekrar karıştırın.

* Kalıbı buzdolabından alıp, hazırladığınız kremayı dökün. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, ortası hafif sallanana kadar, yaklaşık 30-35 dakika pişirin.

* Fırını kapatıp, kapağını hafifçe aralayarak cheesecake'i fırında soğumaya bırakın.

* Limon sosunu hazırlamak için su, şeker, nişasta ve limon kabuğu rendesini orta ateşte ve karıştırarak pişirin.

* Kaynamaya başlayınca ocaktan alın. Limon suyu ve vanilyayı ekleyip, karıştırın.

* Sosunuz soğuduktan sonra pişirdiğiniz cheesecake'in üstüne dökün ve kekinizi buzdolabında bir gün dinlendirin.

* Kalıbınızın kelepçesini açıp, cheesecake'i servis tabağına alın ve dilimleyin. Limon dilimleri ile süsleyerek servis yapın.

Not: Ben fırına vermeden önce kalıbımın etrafını 2 katlı folyo ile sardım ben. Buna rağmen etrafı hafif kızardı. Belki benim fırınımla ilgili bir durum ama bence özellikle ilk deneme için siz de bunu deneyin. 

Tarifin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

28 Haziran 2017 Çarşamba

5 Dakikada Hazır

Televizyonda Refika'nın Mutfağı'nın sıkı bir takipçisi olarak, youtube'daki Yemek Okulu'nun videolarını da zevkle izliyorum. Yeni videonun yayında olduğunu söyleyen bildirim gelir gelmez, elimdeki işi gücü bırakıp, hemen videoyu izliyorum. Çünkü bu videolar sadece çok lezzetli değil, aynı zamanda çok da eğlenceli.

Her videonun sonunda aklımdan geçen sey aynı: "bunu hemen denemeliyim" Gönül sıralamamda başka başka Refika tarifleri -ve günün birinde cesaret edebilirsem bir Burak Arpak ekmeği- var ama ani bir kararla Yemek Okulu'ndan ilk deneme Yulaflı Muhallebi'ye kısmet oldu.

Yalan yok! Yaparken lezzeti konusunda umutsuzdum. Sadece o an malzemelerin tamamı evde var olduğu ve tatlı isteğimi sağlıklı bir şeylerle bastırmak istediğim için seçtim bu tarifi. Tabii pratik olması da en önemli tercih sebeplerimden biriydi. 5 dakikada hazırlayıp, akşam yemek üzere attım dolaba. Dediğim gibi lezzeti konusunda umutsuz olduğumdan da biraz süsleyiverdim.

Bu ölçüden 2 kase muhallebi çıktı. Yemekten sonra birini eşim diğerini ben yedik... ve ba-yıl-dık! Orijinal tarife ilaveten -ki Refika'da bu tür eklemeler konusunda özgür bırakıyor zaten- küçük bir parça sakız ekledim ben. Bir de evde kuru incir olmadığı için yerine kuru kayısı kullandım. Benim tarifim aşağıda. Refika'nın videosunu ise buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.

Haydi deneyin, siz de yulafa karşı önyargınızı benim gibi bu tarifle yıkın!



YULAFLI MUHALLEBİ
2 KİŞİLİK

3 çorba kaşığı yulaf
1 su bardağı (320 ml) süt
1 parça damla sakız
1 dolu çarba kaşığı bal
2 adet kuru kayısı
1 avuç fındık

* Yulaf ezmesini mutfak robotundan geçirerek un haline getirin.

* Kuru kayısıyı ve fındıkları robotta çekin.

* Sütü bir tencereye alıp, sakızı ve çektiğiniz yulafları ekleyin. Sürekli çırparak, göz göz kaynayana kadar sütü ısıtın.

* Sütü ateşten alın. İlk sıcağı biraz geçince balı ekleyip, karıştırın.

* Kayısılı fındıklı karışımı servis kaselerine paylaştırın. Üzerine sıcak muhallebiyi paylaştırın.

* Soğuyuncaya kadar dinlendirin. Üzerini arzu ettiğiniz şekilde süsleyip, servis yapın.

21 Mart 2017 Salı

Mozaik pastaya birkaç küçük dokunuş

Biraz okuldan dönen çocukluğumuz, biraz beş çayına gelen komşular... biraz süt yanı, biraz çay... Yıllardır popülerliğinden hiçbir şey kaybetmeden, tüm bu anlara tanıklık etmiştir mozaik pasta. Kolaydır ve temelde 4 malzemeyle şipşak halledilir: Bisküvi, süt, şeker ve kakao. Ben de zaman zaman mozaik pasta yapar buzluğa atarım; bizim evde tükenmesi de çok uzun sürmez.

Birkaç gün önce kızımın isteğiyle yine mozaik pasta için kolları sıvamışken, aklıma kitcheninred'in tarifi geldi. İnstagram'daki fotoğraflarını görür görmez hemen tarifine göz atmış ve "bunu denemeliyim" listesinin başına yazmıştım.

Bu kez Pınar Hanım'ın tarifine ve en önemlisi püf noktalarına birebir uyarak yaptım. Sonuçta ortaya şimdiye kadar yaptığım mozaiklerden çok daha farklı ve tek kelimeyle "efsane" bi mozaik çıktı. Ve bir kez daha anladım ki, birkaç küçük dokunuşla, en klasik tatlarda bile ciddi lezzet farkları yaratmak mümkün.


ÇİKOLATALI MOZAİK PASTA
10-12 KİŞİLİK

100 gr tereyağı
100 gr pudra şekeri
60 gr kakao
240 ml süt
300 gr pötibör bisküvi
80 gr bitter çikolata (iri kırıklanmış)
70 gr fındık (iri çekilmiş)
1 tatlı kaşığı portakal kabuğu rendesi

* Kaynamamasına dikkat ederek tereyağını kısık ateşte eritip, ateşten alın.

* Tereyağına pudra şekeri, kakao, süt, portakal kabuğu rendesi ve çikolata parçalarını katın. Homojen bir karışım oluncaya kadar tel bir çırpıcı ile karıştırın.

* Fındıkları ekleyip, bir kaşık yardımıyla karıştırın.

* Çok ufalanmamalarına dikkat ederek bisküvileri elinizle iri parçalar halinde kırıklayıp, karışıma ekleyin ve bisküvileri çok ezmeden alttan üste doğru karıştırın.

* 3-4 dakika bekleyip, tekrar karıştırın.

* Hazırladığınız harcı temiz bir naylona sararak, yuvarlak - veya piramit- şekli verin.

* Pastayı bir tepsi içine yerleştirip, birkaç saat derindondurucuda bekletin.

Başta da bahsettiğim gibi, bu tarifin asıl farkı püf noktalarında. O nedenle onları ayrıca yazmakta fayda var bence.

1. Bitter çikolata, fındık ve portakal kabuğu rendesi (yerine limon kabuğu da kullanabilirsiniz) bu tarif için opsiyonel yani olmasa da olur. Ama bence mutlaka olmalı. Deneyin, farkı göreceksiniz.

2. Harca bisküvileri ekleyip, karıştırdıktan sonra 3-4 dakika bekleyip tekrar karıştırmak önemli bir adım. Çünkü bu sayede bisküviler harcı içine iyice çekiyor. Ben daha önce bu adımı hiç uygulamıyor, karıştırır karıştırmaz dolaba koyuyordum. Büyük hataymış!

3. Bir püf noktası da servis kolaylığı için: Pastanız 1-2 saat içinde hafifçe donduğunda dolaptan çıkarıp, dilimleyin. Ardından tekrar sararak derin dondurucuya kaldırın. Böylece servis vakti geldiğinde işiniz çok kolaylaşacak.

Tarifin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

9 Mart 2017 Perşembe

Ev Yapımı Çikolatalı Fındık Kreması

"Tuzlucu" insanlardanım ben. Hani bir tarafa baklavaları, pastaları yığsan diğer taraftaki bir parça peynirli böreği tercih ederim. Kahvaltıda bal, reçel değil de peynir ararım... Tatlı konusundaki tek zaafım ise çikolata... ama o da en bitterinden olacak!

Eşim, benim tam zıttım bu konuda. Tuzluyla tatlıyı asla karıştırmaz mesela... ve kapanışı mutlaka tatlıyla yapar. Kızımsa sanırım bana benziyor. Evdeki üçlü böyle olunca, kahvaltıda aman aman bi nutella - saralle vs arayışımız olmuyor ama sofraya gelince de kavanozun dibini bulmakta da zorlanmıyoruz. İşte bu nedenle bu kavanozlardan bizim eve sayılı girer. Yıl boyunca belki bir-iki tane.

Az yiyişiminiz bu saydıklarım dışında bir nedeni yokken, geçtiğimiz günlerde bir de palm yağı tartışması başladı. Gıda sektöründeki tartışmalara hep temkinli yaklaşırım ben. Körü körüne tek bir söylenene inanmak yerine, konuyla ilgili çok kişiyi dinlemeye - okumaya çalışırım. Ama palm yağı konusunda böyle olmadı. Belki de daha çok "abur cubur" diye tabir edilen yiyeceklerde olduğundan ve bu yiyeceklerde bizim eve neredeyse hiç girmediğinden?

Gel gör ki, yine de kafanın bir köşesinde minik bir lamba bir süre açık kaldı! İşte tam da bu ışığın yandığı günlerde, Pınar's Desserts'ın takip ettiğim instagram sayfasında Ev Yapımı Çikolatalı Fındık Kreması tarifine denk geldim. Evde bütün malzemeler olduğundan hemen denedim ve tüm ev halkı tek kelimeyle ba-yıl-dık! Öyle ki, ilk denemenin ürünü, fotoğrafını çekmeye fırsat kalmadan midelerimize indi bile.

Baştan söyleyeyim, çok tehlikeli bir tarif bu. Benim gibi çok da tutkunu olmayanları bile bu kadar kendine bağlıyorsa, deneyen tutkunların hali kim bilir nasıl olur? Bir diyeceğim daha var: Ölçülere tamı tamına uyun. Artık gramlı mililitreli ölçülere sinir olmayı bırakın ve basit bir mutfak tartısı edinin. İnanın mutfakta hayat çok daha kolay olacak böyle... ve tartıya bir kez alıştınız mı, bir daha bırakamayacaksınız. Tecrübeyle sabittir...


EV YAPIMI ÇİKOLATALI FINDIK KREMASI
500 gr için

150 gr çiğ fındık
3 yemek kaşığı bal
2 yemek kaşığı sıvı yağ
1/2 çay kaşığı tuz
150 gr çikolata (Kakao oranı %70)
150 ml süt

1. Fındıkları tavada veya önceden ısıtılmış 170 0C fırında karıştırarak kavurun. Ovarak kabuklarını temizleyin.

2. Sıcakken mutfak robotuna koyup, incecik olana kadar çekin.

3. Bal, sıvı yağ ve tuzu ekleyip, iyice karışana kadar robotu çalıştırın. Karışımı başka bir kaba alın.

4. Çikolataları benmari usulü eritip, fındıklı karışıma ekleyin ve iyice karıştırın.

5. Sütü kaynama noktasına kadar ısıtıp, ekleyin. Karışım homojen bir hale gelene kadar karıştırın.

6. Karışımı cam bir kavanoza aktarın. İyice soğuyunca ağzını kapatıp, buzdolabına koyun.

Tarifin orijinaline ve püf noktalarına Pınar's Desserts bu sayfasından ulaşabilirsiniz.

Küçük bir not: Eğer çikolatada bitter tercih etmiyorsanız, tarifte kakao oranı daha az bir çikolata tercih edebilirsiniz.






7 Mart 2017 Salı

Biz de Cannelloni isteriz

Bahar demek temizlik demek! Ama öyle dipköşe ev temizliği değil kastım. Ona da geliyor tabii sıra ama benim için son sırada...

Kastım, fazlalıklardan kurtulmak. Mesela önce sanal temizlikle başlıyorum işe. Vakti zamanında güzel bir paylaşımı için takip etmeye başladığım ama genelde pek de ilgili çekmeyen instagram hesaplarını takibi bırakıyorum. Hasbelkader Facebook arkadaşım olmuş kişileri arkadaşlıktan çıkarıyorum. Posta kutumdaki fazla mailleri siliyorum. Sadece bir kez zorunlu olarak e-posta gönderdiğim için listeme kaydolmuş adreslerden kurtuluyorum...

Sonra çekmecelere, dolaplara geliyor sıra: Giymediğim kıyafetleri veriyorum, eskimiş çamaşır-çorapları atıyorum, eski dergilerimi ilgisini çekeceğini düşündüğüm kişilere veriyorum...

Ve tabii asıl önemli aşama buzdolabının derindondurucu kısmı ile kiler. Mart'la birlikte "bugün ne pişirsem?" cevabının sorusu bu iki yerde. Kışdan hazırlayıp dondurduğum tüm yiyecekleri pişiriyorum mesela. Bezelyelerin, barbunyaların, enginarın son paketleri, közlenmiş kırmızı biberler... Büyük market alışverişlerinde depolanan soslar, açıkhava çarşılarından alınan baklagiller, uzak seyahatlerden dönüşte bavula sıkıştırılan lezzetler...

Dün bize akşam yemeği olan Cannelloni de bu temizliğin bi sonucu. Atina'da bavuluma girip, eve geldikten sonra bugüne kadar kilerin en alt çekmecesinde, arkada kalarak saklanmayı başaran 2 paket Barilla Cannelloni'yi bulunca, akşam yemeği de otomatik olarak belli oldu. Niyetim, tam da kutusunun üzerindeki fotoğrafta olduğu gibi ıspanaklı-peynirli içle hazırlamaktı ama kızım kıymalı diye ısrar edince, onu kırmayıp, ilk paketi öyle hazırladım.

Cannelloni kocaman boru şeklindeki makarna. Aslında pişirince lazanyadan -hem tat hem de görünüş olarak- pek bir farkı olmuyor. Ama yine de "keşke bizim marketlerde bulunsa" diye içimden geçmiyor değil tabii... Duy sesimi Barilla!


KIYMALI CANNELLONI
8-10 KİŞİLİK

1 paket Barilla Cannelloni
Yarım kg dana kıyma
1 büyük boy soğan (yemeklik doğranmış)
2 diş sarımsak (ince doğranmış)
1 kaşık zeytinyağı
1 kaşık domates salçası
Yarım kavanoz domates püresi (ben yazın hazırladığım domates konservelerinden kullandım)
1 adet defne yaprağı
Taze kaşar (rendelenmiş)
Tuz, kırmızı biber (arzu edilen miktarda)

Beşamel sos için
2 kaşık tereyağı
2 kaşık un
2 su bardağı süt (oda sıcaklığında)

* Zeytinyağını ısıtıp, soğanları ve sarımsakları ekleyin. Orta ateşte ve karıştırarak, soğanlar yumuşayıncaya kadar, birkaç dakika kavurun.

* Ateşi kısıp, kıymayı ekleyin. Kıymayı kaşığın tersiyle ezerek ve karıştırarak, suyunu salıp, çekinceye kadar kavurun.

* Domates salçasını ekleyip, karıştırarak birkaç dakika daha kavurun. Tuz ve karabiber ekleyin.

* Ateşi açıp, domates püresini ve defne yaprağını ekleyin. Kaynamaya başlayınca ateşi kısıp, tavaya kapak kapatın. 5-10 dak. kaynatıp, altını kapatın ve soğumaya bırakın.

* Kıyma soğuyunca makarnaların içini doldurun.

* Beşamel sos için tereyağını orta ateşte eritin. Unu ekleyip, tamamen köpüp köpük olup, unun kokusu çıkana kadar birkaç dakika kavurun.

* Ateşi kısın. Kaşık veya çırpıcıyla sürekli karıştırarak, topaklanmamasına dikkat ederek, yavaş yavaş sütü ekleyin. Kaynamaya başladıktan sonra da sürekli karıştırmaya devam ederek birkaç dakika daha ısıtın ve altını kapatın.

* Dikdörtgen veya kare bir fırın kabının dibine bir-iki kaşık beşamel sos koyup yayın. İçini doldurduğunuz makarnaları aralarında boşluk kalmayacak şekilde dizin. Kalan beşamel sosu üzerlerine döküp, her taraflarına gelecek şekilde yayın.

* Önceden ısıtılmış 190 0C fırında, üstü kızarana kadar pişirin.

* Kaşar rendesine arzu ettiğiniz miktarda pul biber ekleyip, karıştırın. Üstü kızaman Cannelloni'yi fırından çıkarıp, üstüne kaşar peynirini serpin ve tekrar fırına yerleştirin.

* Kaşarlar eriyip, kızarıncaya kadar, yaklaşık 10 dak. daha fırında tutun.

* Fırından çıkardıktan sonra en az 5 dakika dinlendirin. Dilimleyerek sıcak servis yapın.




3 Mart 2017 Cuma

Taze baklaya bi şans verin

Anne evindeyken, uzun yıllar bir kez bile şans tanımadım taze baklaya. Hatta ara sıra anneme "pişirme şunu bu evde" diye çıkıştığımı bile hatırlıyorum.

Evlendim, "ben hiç yemek seçmem ama sadece iki şeyi yemem" dedi eşim: İşkembe Çorbası ve Taze Bakla. Gel gör ki, ben baklayla aramı çoktan düzeltmiştim. Üstelik dereotuyla da...

Evliliğimizin ilk baharında pazarda görür görmez kaptım yarım kilo baklayı. Niyetim kendime göre pişirip, tek başıma yemek. Diğer yemeklerin yanında koydum sofraya, yanında da sarımsaklı yoğurt. Tadına bakmasını bile teklif etmedim eşime, ne de olsa yazmışım kafama "bakla yemez" diye. Hiç ses çıkarmadan aldı bir kaşık tabağına, döktü üstüne yoğurdunu. Yedi... ve çok sevdi :)

İşte o günden beri, bakla çıkar çıkmaz alır, pişiririm. Şimdi de evde baklaya henüz hiç şans vermemiş birisi var ama... kızım... Henüz 9 yaşında olduğunu düşünürsek, sanırım biraz daha zamana ihtiyacı var.



ZEYTİNYAĞLI TAZE BAKLA
6-8 KİŞİLİK

1 kg taze bakla
Yarım limon
1 çay bardağı zeytinyağı
1 büyük boy soğan (yemeklik doğranmış)
1 adet küp şeker
2 tatlı kaşığı un
1,5 su bardağı su
Yarım demet dereotu (ince kıyılmış)
Tuz (arzu edilen miktarda)

* Büyük bir kaba su doldurup içine limonu sıkın ve kabuğunu da suyun içine atın.  Baklaların başlarını temizleyip, boylarına göre 2'ye veya 3' kesin ve bu suya atın. Baklaları bu suda yıkayıp, süzün.

* Zeytinyağını ısıtıp, soğanları katın. Tuz ve şekeri ekleyin. Orta ateşte ve karıştırarak, soğanlar sararıncaya kadar, yaklaşık 3-4 dak. kavurun.

* Süzdüğünüz baklaları ekleyin. Arada tahta bir kaşıkla karıştırarak yaklaşık 10 dak. pişirin.

* Oda sıcaklığındaki suya 2 tatlı kaşığı unu ekleyip, topak kalmayana kadar karıştırın. Suyu baklalara ekleyin. Tencerenin kapağını kapatın ve artık hiç karıştırmayın.

* Orta ateşte ve tencerenin kapağını hiç açmadan, yaklaşık 50-60 dak. kadar pişirin.

* Ateşi kapatıp, baklaları piştiği tencerede soğumaya bırakın. Soğuduğunda servis kabına alıp, üstüne dereotlarını serpin. Sarımsaklı yoğurtla birlikte soğuk servis yapın.

Not: Tüm zeytinyağlılar gibi, bakla da bir gün buzdolabında dinlendiğinde daha lezzetli oluyor.