21 Mart 2018 Çarşamba

Sütlaç ne güzel bi tatlıymış meğer!

Sütlaca karşı olan 41 yıllık olumsuz tutumumun önyargıyla hiçbir alakası yoktu. Evet zaman zaman "tatlı pilav gibi bir şey herhalde?" dediğim doğru ama denemeyi bile reddetmemin asıl sebebi, talihsiz tanışmamızdı...

16 yaşımdayım. Net olarak hatırlıyorum çünkü lise son sınıftayım, üniversite sınavına hazırlanıyorum ve bu nedenle haftasonları dershaneye gidiyorum. O Cumartesi yine dershane için evden çıkarken annem sıkı sıkı tembihledi. Çıkışta, adresini tarif ettiği akraba evine gidip, birkaç gündür orada kalan babaannemi alacağım. "Unutma sakın!" diye hatırlatma üstüne hatırlatma... Malum daha cep telefonları yok ortalarda. Kafada günün yorgunluğu, sırtta test kitaplarının ağırlığı ağır adımlarla koyuldum yola çıkışta.

Kadıköy'ün eski apartmanlarından biri olduğunu hatırlıyorum... en üst kata ulaşmak için apartmanın loş merdivenlerinden çıkarken genzime nem kokusunun dolduğunu. Zili çalar çalmaz, yaşlı evsahibi hanım açtı kapıyı. Ben bir an önce babaannemi de alıp evin yolunu tutma derdindeyim, hanımsa beni içeri sokma. Kapıdakinin ben olduğunu anlayınca, içerden "gel biraz kızım" diye seslenen babaannemin uyarısıyla, çıkardım ayakkabıları. Odaya girip, iliştim koltuğun kenarına. Çantam kucağımda, "hemen kalkalım" mesajı veriyorum kendimce.

Klasik "kaça gidiyorsun, sınavlar zor mu?" sorularını yanıtladıktan hemen sonra evsahibi odadan çıkınca bu kez ben bakışımla uyardım babannemi "hadi" diye. Ama daha o kalkamadan, elinde sütlaç kasesiyle odaya dönen yaşlı akrabaya yakalandım. "Yeni pişirdim, ye" diye ısrar ediyor ama ben sütlacın tadını hiç bilmiyorum ki! Üstelik o loş ve kokulu evde bir şey yemek de istemiyorum! Ben teşekkür edip, nazikçe geri çevirdikçe o ısrar ediyor... ve ben daha ne olduğunu anlamadan, bir dolu kaşık sütlaç hooppp ağzımın içinde. İşte o andan sonraki birkaç saniye geçmek bilmedi. Pirinçler ağzımda büyüdükçe büyüdü... Hani bir fırsatını bulabilsem çıkaracağım ağzımdan... ama çaresiz ben de kaydırıverdim boğazımdan aşağıya...

Aslında tadı nasıldı hatırlamıyorum bile. Belki çok güzeldi. Ama ben istemediğim bir şeyi yemiş olmanın nahoş tecrübesiyle o günden bu güne bir kez bile sütlaç yemedim. Hatta Hamsiköy'de bile!

Ve bu olaydan 25 sene sonra, gittiğim yemek kursunda, geçen haftalarda öğretmenimiz "bugün tatlı olarak sütlaç" yapacağız dedi. Hiç tereddütsüz "ben sütlaç yemem!" dedim. Ama iyi bir öğrenci olarak tarifini defterime yazdım, yapım aşamalarını da adım adım takip ettim. Sonunda biraz merakıma, birazdan fırından gelen güzel kokuya yenik düşüp, tadına da baktım. Ve.... koca bir kase sütlacı dibini bulana kadar afiyetle yedim. Sütlaç ne güzel bi tatlıymış meğer!

O dersten sonra, her hafta yoğurt mayalamak için aldığım 5 kilo sütün 1 kilosunu hemen sütlaç yapıyorum. Kendi damak zevkime göre, öğretmenimizin verdiği tarifte birkaç ufak değişiklik yaptım. Son denemem ev halkından ve komşulardan tam not aldığına göre, buraya da not düşebilirim artık.


FIRIN SÜTLAÇ
10-12 kase

125 gr pirinç (1 su bardağından bir parmak eksik)
2 su bardağı su
1100 ml süt (1 kilo + yarım su bardağı)
250 gr tozşeker (1 buçuk su bardağı)
1 paket vanilya
1 parça damla sakızı
Fındık (serviste üzeri için, ince dövülmüş)

* Pirinci bir tencereye alıp, üzerine suyu ekleyin. Su kaynamaya başlayınca ateşi kısın. Ara ara pirinci kaşığın tersiyle ezer gibi karıştırarak, pirinç suyu çekene kadar haşlayın.

* Haşlanan pirinçlere sütü ilave edin.

* Süt kaynamaya başlayınca, şekeri ekleyip, şeker eriyene kadar karıştırın. Damla sakızını da ekleyip, orta ateşte, 15 dakika kaynatın.

* Vanilyayı serpip, iyice karışana kadar karıştırın. Bir-iki taşım daha kaynatıp, ateşten alın.

* Bir kepçe yardımıyla sütlacı porsiyonluk fırın kaplarına paylaştırın ve kapları fırın tepsisine yerleştirin. Tepsinin içine, kapların yarısına gelecek kadar soğuk su doldurup, önceden 180 derecede ısıtılmış fırının en üst rafına yerleştirin.

* Sütlaçların üstü iyice kızarana kadar fırında tutun. Bu aşamada fırının yakınlarından ayrılmayıp, sürekli takipte olmanızda fayda var.

* Fırından çıkardıktan sonra üzerine fındık serpip, ılık veya soğuk servis edin.

Not 1: Pirincin nişastası muhallebiye kıvam vereceğinden, yıkamadan kullanın.

Not 2: Sütlacı porsiyonluk kaplara paylaştırırken, pirinçleri eşit olarak dağıtmaya dikkat edin.

Not 3: Servis için fındık yerine ağız tadınıza uygun olarak ceviz, tarçın gibi lezzetler de kullanabilir ya da fırından çıktığı gibi sade haliyle de sunabilirsiniz. Eğer damla sakızından hoşlanmıyorsanız, tariften çıkarın gitsin.

Not 4: Eğer sütlacı çok kıvamlı seviyorsanız, ateşten almadan önce, 1-2 kaşık nişastayı soğuk suyla açıp, sütlaca ilave edebilirsiniz. Ancak fırından çıkan sütlacın soğudukça katılaştığını unutmayın! Eğer nişastayı fazla kaçırırsanız sütlacınız gerçekten pilava dönebilir.

Not 5: Pişirme kabı olarak güveç, sufle kabı ya da porselen kase gibi fırın ısısına dayanıklı herhangi bir malzeme seçebilirsiniz. İçi su dolu tepsiye yerleştirdiğiniz için, porselen kasede de sorunsuz pişiyor.