30 Aralık 2014 Salı

Burhaniye Düğün Mantısı

Tatil yollarını severim... Camdan içeri giren ılık rüzgar, sesi hafiften açık çalan müzik, daha önce defalarca geçmiş olsan da, her seferinde bir başka güzel gelen Ege yolları, yolun sonunda seni bekleyen denizi düşünmek...

Dönüşü ise ayrı bi güzeldir. Yüreğimdeki Ege'den ayrılıyor olma hüznünü, yoldaki lezzetlerle avuturum çünkü. Yol boyunca yiyip-içtiklerimiz ayrı, eve gelince kilerdeki yerini almak üzere bagajı dolduranlar olur. Evin kapısının önünde neler boşaltılır o bagajdan neler? Şişe şişe karadut suları, kışlık kavunlar, çıtır leblebiler... ve Balıkesir pazarına girilmişse, kavanozlamak için kasa kasa domatesler, közlenecek kırmızı biberler... ekşi mayalı ekmekler, ev yapımı salçalar...


Bu yazıya konu olan ise, geçen seneki tatil arkadaşım Şebnem'in "geçerken mutlaka al" diyerek bana öğrettiği ve benim de fırsatı kaçırmayarak, denemek üzere bir kutu (ki 800 gr kadar) aldığım Burhaniye Düğün Mantısı. Şimdi "neden daha çok almadım ki" diye çok pişmanım.

Burhaniye Düğün Mantısı, Burhaniye'de küçücük dükkanlarda satılıyor. İçi boş kapatılmış mantı hamurları kızartılmış ve kurutularak bir kutuya doldurulmuş. Üzerindeki etikette "Hazırlanışı" için (noktasına virgülüne dokunmadan) şunlar yazıyor:

1- Sade olarak
2- Üstüne yoğurt dökülerek
3- Üzerine 1 çay bardağı et suyu veya normal sıcak su dökülüp 5 dakika bekletildikten sonra sarımsaklı yoğurt, sade yoğurt üzerine baharat veya istenilen sos dökülerek servis edilir.

Ben de sonundan yazdan bu yana buzdolabında bekleyen kutuyu çıkardım ve kendi yemeğimi uydurdum. Bizim evde Burhaniye Düğün Mantısı tavuklu pişirildi, test edildi, beğenildi...


Tavuklu Düğün Mantısı
4 Kişilik

800 gr Burhaniye düğün mantısı
3 tavuk göğsü
1 kase sarımsaklı yoğurt
2 kaşık tereyağı
1 tatlı kaşığı toz kırmızıbiber
Tuz

* Tavuk göğüslerini bir tencereye alıp, 2 parmak üzerlerine çıkacak kadar temiz su ve tuz ekleyin. Orta ateşte ve tencerenin kapağı hafif aralık, ara ara üzerlerinde oluşan köpüğü alarak göğüsleri haşlayın.

* Etleri suyundan düz bir tabağa alıp, iki çatal yardımıyla didekleyin.

* Tereyağını hafif kızdırıp, toz biberi ekleyin.

* Mantıları tabaklara paylaştırın. Üzerlerine 1-2 küçük kepçe sıcak tavuk suyu gezdirin. Tavuk etlerini paylaştırın.

* Sarımsaklı yoğurt ve biberli tereyağı gezdirip, sıcak servis yapın.

29 Aralık 2014 Pazartesi

Cafe Fernando'nun Muzlu Kek'i

Cafe Fernando'dan deneyeceğim ilk tarifin mutlaka çikolatalı olacağını düşünüyordum. Gel gör ki...

Geçen haftaki İstanbul seyahatinde, kitapçılardan internet satış fiyatına bulamayınca, almadan döndüm kürkçü dükkanına Cenk Sönmezsoy'un kitabını. Şimdi ideefixe'ten %40 indirimli (bi de üstüne %3 havale indirimi ve bedava kargo bonusuyla) almanın mutluluğu içindeyim. Yılbaşından önce gelirse, kendime yeni yıl hediyesi olarak almış olacağım...

Evet, başta da yazdığım gibi planım, bu kitabı alınca, ilk iş çikolatalı tariflerden birini denemekti. Gel gör ki, kader bizi Mrs. Hockmeyer'in Muzlu Kek tarifinde birleştirdi.

Mutfak masasının üzerindeki muzlar iyice olgunlaşıp, hafif kararmaya başlayınca, bu haftanın kekini muzlu yapmaya karar verdim. Yazdım google'a Muzlu Kek diye ve başladım çıkan sayfaları yukarıdan aşağıya hızla taramaya.

İlk sayfada çıkan tariflerden birisi de Cafe Fernando'daydı. Malzemelere baktım, tek eksiğim vanilya özütü idi. Onu da şimdilik toz vanilya ile tamamlarım deyip, girdim mutfağa.

Değişik oldu... alışılmış keklerden farklı... Her şeyden önce çok tatlı değil. Ama soğur soğumaz 4 diliminin yendiğini ve sabah hem kızımın beslenme kutusuna hem de işte yemek üzere eşimin çantasına girdiğini düşünürsek... bu kek de bizim evin favorilerindendir.

Cafe Fernando'nun önerdiği gibi bir de üstüne Nutella sürüp yesek...

Tarifin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.


Muzlu Kek
1 baton

125 g tereyağı
3 adet büyük boy muz (olgunlaşmış)
200 gr toz şeker (1 su bardağı)
50 gr hindistan cevizi
2 yumurta
235 gr un (1+3/4 su bardağı)
1 paket vanilya
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 çay kaşığı karbonat
1 çimdik tuz

* Tereyağını eritip, soğumaya bırakın.

* Muzları soyup, çukur bir kaba alın. Toz şeker, hindistan cevizi ve yumurtaları ekleyip, blender’dan geçirin. Tereyağını ekleyip, tekrar karıştırın.  

* Un, vanilya, kabartma tozu, karbonat ve tuzu eleyerek, muzlu karışıma ekleyin. Bir kaşık yardımıyla, unlu malzeme iyice karışana kadar karıştırın.

* 23x12 cm boyutlarında ve 7 cm yüksekliğinde bir kek kalıbını, fırça ile tereyağı sürerek yağlayın. Her tarafına un serpin. Kalıbı ters çevirip, hafifçe vurarak fazla unları silkeleyin. Hazırladığınız kek karışımını kalıba dökün.

* Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, ortasına batırdığınız kürdan temiz çıkıncaya kadar, yaklaşık 50 dakika pişirin.

* Fırından çıkarıp, soğuyuncaya kadar kalıbında dinlendirin. Dilimleyerek servis yapın.

16 Aralık 2014 Salı

Güzel Kabak Tatlısı'nın sırrı

Kabak Tatlısı, yapımı en kolay tatlılardan biri. Ama en baştan söyleyeyim; işin sırrı tarifte değil, kabakta. Eğer kabağınızın cinsi iyi değilse, bu tarif de dahil, hangi tarifi denerseniz deneyin, tatlınız güzel olmayacaktır. Bu nedenle tariften önce, cevabını yaşadığım pek çok kötü tecrübe sonucu bulduğum "iyi kabak nasıl seçilir?" sorusuna yanıt vereyim.

Öncelikle temizlenip, doğrandıktan sonra poşetlenmiş kabakları almayın. Size yetecek büyüklükte bir parça seçip, onun kabuklarını soydurabilirsiniz. Gelelim tezgahtaki en güzel parçayı nasıl bulacağınıza:

Birinci aşama göz testi. Kabağın kabuk rengi canlı, içinin rengi ise koyu turuncu olmalı. Ardından, bu testi geçen parçayı dokunma testi için elinize alıp, etli kısmına hafifçe tırnağınızı batırın. Ne çok sert ne de çok gevşek olmalı. Ayrıca lif lif olmamasına da dikkat etmelisiniz.

En son test de dene-gör testi. Seçtiğiniz bu kabakla pişirdiğiniz tatlınız istediğiniz lezzette olursa, bundan sonra kabaklarınızı aynı tezgahtan almaya devam edebilirsiniz.


Kabak Tatlısı
8-10 Kişilik

1,5 kg balkabağı (soyulmuş, dilimlenmiş)
1,5 su bardağı toz şeker (daha tatlı isterseniz 2 su bardağı)
1 çubuk tarçın
8-10 adet karanfil

* Kabak dilimlerini yıkayıp, yaklaşık 5 cm'lik parçalara bölün. İyice yıkayıp, süzdükten sonra yayvan bir tencereye dizin.

* Kabakların üzerine toz şekeri gezdirip, karanfilleri serpin. Çubuk tarçını da yerleştirip, tencerenin kapağını kapatın.

* Tencereyi kısık ateşe koyup, şekerlerin erimesini ve kabakların suyunu salmasını bekleyin.

* Kabakların saldığı su kaynamaya başlayınca, ocağı orta ateşe getirip, tencerenin kapağını hafifçe aralayın. Kabaklar pişene kadar, yaklaşık 15-20 dakika pişirin.

* Kabakları suyuyla birlikte bir fırın kabına dizin. Fırın kabını, fırınınızın alt katına yerleştirin. Önceden ısıtılmış 170 derece fırının ızgara konumunda, üzerleri kabuk bağlayıp, hafif kızarana kadar, yaklaşık 10 dakika daha pişirmeye devam edin.

* Fırından çıkarıp, ılık veya soğuk servis yapın. Arzunuza göre yanına kaymak koyarak, üzerine dövülmüş ceviz serperek veya tahin gezdirerek servis yapabilirsiniz.

Not 1: Kabaklarınızı tencereye dizerken, mümkün olduğunca tek sıra halinde dizmeye çalışın. Eğer iki sıra olacaksa, şekerin bir kısmını katların arasına serpin. Pişme sırasında da kontrol edip, gerekirse arada alttakilerle üsttekilerin yerini değiştirin.

Not 2: Kabakların pişip pişmediğini, bıçağın ucunu hafifçe batırarak kontrol edebilirsiniz.

Not 3: Kabaklar çok su saldıysa ve tenceredeki kabaklar piştikten sonra çok su kaldıyda, fırın kabına almadan önce, tencerenin kapağını açıp, ateşi yükselterek, birkaç dakika bu şekilde kaynatabilirsiniz.

Not 4: Fırınınız ızgara konumunda olacağından (sadece üst ısısı açık olacak), bu pişme sırasında gözünüzü tatlıdan ayırmayın.

14 Aralık 2014 Pazar

Fırında Hamsili Pilav

Her şey Turkmax Gurme'deki Sedef'li Lezzetler programıyla başladı. Kanallar arasında gezinirken denk geldim programa. Aslında tarifi de ortasından yakaladım. Tam da Sedef İybar, tencerede kavurduğu soğan ve çamfıstıklarına pirinci eklerken. O pirinci kavurdukça, soğanın kokusu geldi sanki burnuma. Hamsileri fırın kabına dizdikçe balığın tadı...

Hayır, daha önce hiç Hamsili Pilav pişirmemiştim. Ve hatta bugüne kadar sadece bir kez yemişliğim vardı. Ama bunlar denememe engel değildi ki... Yolun hemen karşısındaki markette de bana yetecek kadar hamsi olduğunu öğrenince, hemen koyuldum işe.

Sonuç umduğumdan çok daha güzel oldu. Hamsinin tadı pilavın tadını bastırmadığından bence kullandığım miktar tam yerindeydi. Eşimden ve paylaştığım komşularımdan da "olur" aldı. Bundan böyle hamsi zamanı Hamsili Pilav illa ki pişirilecek yemeklerimdendir...


Fırında Hamsili Pilav
3-4 kişilik

800 gr hamsi
100 ml zeytinyağı
1 adet kuru soğan (yemeklik doğranmış)
25 gr çam fıstığı
200 gr pirinç
40 gr kuşüzümü
400 ml su
1 tatlı kaşığı kuru nane
1/2 demet dereotu (ince kıyılmış)
Mısır unu
1 çay kaşığı karabiber
Tuz (arzu edilen miktarda)

* Pirincinizi ve kuş üzümlerini ayrı ayrı kaplarda sıcak suya koyun.

* Hamsileri temizleyip, kılçıklarını çıkarın. İyice yıkayıp, sularının iyice süzülmesi için bir süzgece alın.

* Zeytinyağının ısıtıp, soğanları ekleyin. Orta ateşte ve ara ara karıştırarak, soğanlar yumuşayana kadar, yaklaşık 5 dakika soteleyin.

* Çam fıstıklarını ekleyip, arada karıştırmaya devam ederek, fıstıklar pembeleşinceye kadar, yaklaşık 5 dakika daha kavurun.

* Pirincinizi süzüp, unlu suyu gidinceye kadar yıkayın ve süzün.

* Tencereye pirinci ekleyin. Tuz ve karabiber serpip, birkaç kez karıştırın.

* Naneyi ve süzdüğünüz kuşüzümlerini ekleyip, karıştırın ve suyu ilave edin. Karıştırıp, tencerenin kapağını kapatın. Ateşi kısıp, pirinçler suyu çekene kadar pişirin.

* Pilavınız pişerken, fırın kabının dibini yağlayın. Kabın dibini, derisi alta gelecek şekilde hamsi ile kaplayın.

* Pilavınızı ateşten alıp, dereotunu ekleyin ve karıştırın. Bekletmeden kaptaki hamsilerin üstüne yayıp, bir kaşık yardımıyla düzeltin. Kalan hamsileri, derileri üste gelecek şekilde pilavın üstüne dizerek, iyice kaplayın.

* Hamsilerin üzerine birkaç tutam mısır unu serpin.

* Önceden ısıtılmış fırında, hamsilerin üzeri pembeleşene kadar, yaklaşık yarım saat pişirin.

* Fırından çıkardıktan sonra 5-10 dakika dinlendirip, sıcak servis yapın.


Tarifin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

Not 1: Pilavınız normal pirinç pilavına göre daha diri kalacaktır (zeytinyağlı dolma içi gibi). Pilavınızı piştikten sonra tencerede demlendirmenize gerek yok; fırında hamsilerin arasında demlenecek.

Not 2: Pilavın üstüne dizmek için, alttakinden daha fazla hamsi kullanmalısınız. Fırın kabının tabanına dizerken, balıkların arasında boşluk kalmamasına dikkat etmeniz yeterli. Ancak pilavın üstüne balık dizerken, balıkları hafifçe üst üste gelecek şekilde yerleştirmelisiniz. Çünkü pişen balıklar hafifçe küçüleceğinden, pilav oluşacak boşluklardan taşabilir.


12 Aralık 2014 Cuma

Nişastalı Kurabiye... Yoksa fındıklı mı desek?

Arkadaşım ve yıllar sonra ikinci kez komşum olan Özlem'in tarifi bu kurabiye. Orijinal tarif onun tarafından, onun tarifi de benim tarafımdan birkaç değişikliğe uğrayınca, tarifin son haline ad bulmak yine bana kaldı. Her ne kadar sohbetlerde "Özlem'in Kurabiyesi" desem de, notlara "Nişastalı Kurabiye" olarak geçiyorum.

İlk denememde kızım bu kurabiyelere bayılınca, sınıflarının bugünkü Yerli Malı Haftası etkinliğine göndermek için, dün akşam yine pişirdim. Çocukların kolay yiyebilmesi için bu kez kurabiyeleri biraz küçük tutunca, neredeyse bir o kadar da eve kaldı.

Kızım az önce öğlen yemeği için eve geldi. Kapıdan içeri girer girmez ilk söylediği şey "anne senin kurabiyelerinin hepsi bitti" oldu. İkimiz de hem mutlu hem de hafiften gururluyuz bugün anlayacağınız.


Nişastalı Kurabiye
25-30 adet

150 gr tereyağı (oda sıcaklığında)
250 gr toz şeker
2 yumurta
150 gr un
150 gr nişasta (mısır veya buğday nişastası)
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2 çorba kaşığı zeytinyağı
70 gr fındık (un gibi oluncaya kadar robotto çekilmiş)
70 gr damla çikolata


* Tereyağı, toz şeker ve yumurtaları bir kapta mikserle çırpın.

* Un, nişasta, vanilya ve kabartma tozunu eleyerek bu karışıma ekleyin. Malzemeler karışana kadar mikserle çırpın.

* Fındık, zeytinyağı ve damla çikolatayı ekleyip, yoğurun. Yumuşak bir hamur elde edeceksiniz. En az yarım saat buzdolabında dinlendirin.

* Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp, elinizde yuvarlayın. Hamur toplarını yağlı kağıt yayılmış fırın tepsisine aralıklarla dizin.

* Önceden ısıtılmış 170 derece fırında, üzerleri pembeleşene kadar, yaklaşık 15 dakika pişirin.

Not 1: Kurabiyeleriniz pişerken hafifçe yayılacağı için hamur toplarını çok büyük yapmayın ve tepsiye dizerken aralarında boşluk bırakmayı ihmal etmeyin.

Not 2: Tarifteki un miktarını biraz daha arttırarak, hamuru bir merdana yardımı ile açabilir ve şekilli kalıplarla kesebilirsiniz.


3 Aralık 2014 Çarşamba

Şef'i ararken


Aslında niyetim 2011 yapımı Şeflerin Savaşı filmini izlemekti. Hani şu Jean Reno'nun oynadığı. Gel gör ki, sanal alem karşıma 2014 yapımı Şef'i daha önce çıkarınca, izlenecek filmler listesinde, kendiliğinden küçük bi değişiklik oldu.

Seyrederken zaman hızla aktı geçti... evet, bazı sahneler filmin sonunda karnımı acıktırdı... Latin müziğinden hoşlanan ben için müzikler içimi kıpır kıpır etti -ki bu film için biraz abartılıydı bence- ama yine de samimi olaya çalışırken, hikayeyi çorbaya çevirmiş bi film gibi geldi bana. Hem de içine her sebzeden biraz, her baharattan bir tutam eklenen bi sebze çorbası gibi.

Konu özetle şudur: Filmin esas oğlanı, bi restoranın baş açısıdır. Aslında pişirdiği yemekler çok lezzetlidir ama lokantanın menüsüne bağımlı çalışmaya zorlandıkça, yaratıcılığını kaybetmeye başlar. Önemli bir blog yazarı eleştirmenin yazdığı kötü yazı, bardağı taşıran son damla olur. Carl bu mutfağı bırakır ve eski eşinin yıllardır yapmasını söylediği kamyon yemeği işine girer. Artık kendi işinin patronu ve kamyonunun baş aşçıdır. En büyük yardımcıları da okulu tatile girdiği için onunla şehir şehir dolaşabilen oğlu ile ayrıldığı restorandaki yardımcılarından biri olur. Hikaye, mutlu biten Türk filmleriyle aynı tatta sonlanıyor. Kamyon satışları patlıyor, Carl tüm ülkede meşhur oluyor, oğluyla ilişkileri çok çok iyileşiyor ve hatta onu eleştiren blog yazarı ortaklık bile teklif ediyor.

Konu ilginizi çektiyse, buyrunuz buradan da fragmanını izleyebilirsiniz.

Kafayı boşaltmak istediğiniz bir Cuma akşamı ya da yağmurlu bi hafta sonu gideri vardır.