Sonu
hiç gelmeyen “izlenecek filmler” listemde, lezzetli yemeklerin yeri ayrıdır.
Söz konusu olan bi “mutfak filmi” oldu mu, hoop diye listenin başına geçiverir.
Daha önce buraya, buraya ve buraya izlediğim bazı lezzetli filmlerden birkaçıyla ilgili notlar
düşmüştüm. En son izlediğim Burnt’ü de yazmadan geçemeyeceğim.
Baştan
peşin peşin söyleyeyim, ben filmi çok sevdim. Heyecan olarak Whiplash'a çok
benzettim aslında. Müzik odası yerine mutfak, müzik öğretmeni ve öğrenciler
yerine şef ve mutfak çalışanları, enstürmanlar yerine mutfak aletleri ve
bıçaklar var bu filmde. Ve tabii hiç beklenmedik anda "aaaa" dedirten
bi sahne... Filmle ilgili tek
takıldığım nokta, adının Türkçe'ye “Çok Pişmiş” olarak çevrilmesi. Zira Burnt,
İngilizcede net olarak “yanmış” demek.
Heyecanı kaçmasın diye fazlaca detaya girmeden konusunu
özetlersem: Yıllar önce aldığı 2 Michelen
yıldızının ardından iyice dağıtan, sonra da 1 milyon istiridye temizleme
cezasıyla kendini rehabilite edip, 3. yıldız için sahalara geri dönen bir şefin
hikayesi. Hem de yakışıklı bi şefin...
Buyrun, bu da fragmanı:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder