23 Şubat 2016 Salı

Yanmış mı, çok mu pişmiş?


Sonu hiç gelmeyen “izlenecek filmler” listemde, lezzetli yemeklerin yeri ayrıdır. Söz konusu olan bi “mutfak filmi” oldu mu, hoop diye listenin başına geçiverir. Daha önce buraya, buraya ve buraya izlediğim bazı lezzetli filmlerden birkaçıyla ilgili notlar düşmüştüm. En son izlediğim Burnt’ü de yazmadan geçemeyeceğim. 

Baştan peşin peşin söyleyeyim, ben filmi çok sevdim. Heyecan olarak Whiplash'a çok benzettim aslında. Müzik odası yerine mutfak, müzik öğretmeni ve öğrenciler yerine şef ve mutfak çalışanları, enstürmanlar yerine mutfak aletleri ve bıçaklar var bu filmde. Ve tabii hiç beklenmedik anda "aaaa" dedirten bi sahne... Filmle ilgili tek takıldığım nokta, adının Türkçe'ye “Çok Pişmiş” olarak çevrilmesi. Zira Burnt, İngilizcede net olarak “yanmış” demek.

Heyecanı kaçmasın diye fazlaca detaya girmeden konusunu özetlersem: Yıllar önce aldığı 2 Michelen yıldızının ardından iyice dağıtan, sonra da 1 milyon istiridye temizleme cezasıyla kendini rehabilite edip, 3. yıldız için sahalara geri dönen bir şefin hikayesi. Hem de yakışıklı bi şefin...

Buyrun, bu da fragmanı:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder